Afyonkarahisar'ın farklı katmanlarında Saygı Krizi belirginleşiyor. ..Vatandaş ile devlet arasında, gazeteci ile güvenlik görevlileri arasında ve siyasetin üstdüzeyinde kişilerin birbiriyle olan ilişkilerinde gözlenen saygı eksikliği kamuoyunda endişe yaratıyor. ..
Peki, bu durum neden kaynaklanıyor ve sonuçları ne olabilir? Bugünkü köşe yazımızda bu karmaşık sorunun detaylarına dalıyoruz...Saygı, toplumsal ilişkilerin temelini oluşturur. Her ne kadar insanlar arasında doğal bir hak olarak varsayılsa da, saygının her daim kazanılması gereken bir meziyet olduğu da bir gerçektir. Saygı, kişinin değerlerine, inançlarına ve özelliklerine önyargısız yaklaşımı da içerir...Toplumumuzda, ne yazık ki bir saygı kriziyle karşı karşıya olduğumuzu gözlemliyoruz. Son zamanlarda siyasilerin birbirlerine, jandarmanın gazetecilere, gazetecilerin devlet görevlilerine olan saygısının yerini sert tartışmalar ve hoş olmayan diyaloglar almış durumda...Bir devlet görevlisinin vatandaşı veya gazeteciyi tehdit ettiği durumlar, basın özgürlüğünü ve demokrasinin temel prensiplerini ihlal eder nitelikte. Ancak, vatandaşlar ve gazeteciler de devlete ve onun kurumlarına saygı konusunda eksiklikler gösteriyor olabilir...Hangi taraftan bakılırsa bakılsın, bu saygısızlık sarmalı toplumsal dokumuzu zedeliyor.Devletin temsilcilerinin, vatandaşlara veya basına karşı herhangi bir tehditkar tutum içinde bulunmaları, yalnızca ahlaki bir sorun değil, aynı zamanda hukuki bir sorun da teşkil eder...Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre, herhangi bir devlet görevlisi tarafından yapılan tehdit veya kötü muamelelerin karşısında disiplin suçları ve cezalar hükümleri bulunmaktadır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesi, memur davranışlarını düzenleyen çeşitli ceza ve yaptırımlar içermekte...Saygı konusunda sona eren bir çöküş, toplumun her katmanını ister istemez etkiliyor. Siyasetçilerin siyasetçilere, jandarmaların gazetecilere, gazetecilerin valilere ve milletvekillerine olan saygılarının azalması, aslında derinlemesine ele alınması gereken bir konudur...Özellikle kamusal görevlerde bulunan kişilerin sorumlulukları, onlara yükledikleri anlam ve ciddiyet göz önünde bulundurulduğunda, saygı yoksunluğunun yarattığı hasar daha da büyük olabilir...Toplumumuzun ileriye doğru daha sağlıklı adımlar atabilmesi için, hem vatandaşların hem de devlet görevlilerinin saygıyı yalnızca kazanılacak bir şey olarak değil, aynı zamanda herkesin doğal bir hakkı olarak görmesi gerekiyor...Saygının her alanda yeniden tesisi, daha barışçıl ve yapıcı bir toplumun anahtarı olabilir. Bu konu üzerinde durmanın zamanı geldi ve geçiyor... Saygı gösterilmeyen durum.? Çok iyi bildiğiniz gibi, tekrarlanan saygı ihlalleri, biz saygıyı korumaya ya da yeniden kazanmaya çalışırken diyaloğun durmasına neden olur. Saygıyla ve sevgi ile Allaha emanet olunuz.!!
Peki, bu durum neden kaynaklanıyor ve sonuçları ne olabilir? Bugünkü köşe yazımızda bu karmaşık sorunun detaylarına dalıyoruz...Saygı, toplumsal ilişkilerin temelini oluşturur. Her ne kadar insanlar arasında doğal bir hak olarak varsayılsa da, saygının her daim kazanılması gereken bir meziyet olduğu da bir gerçektir. Saygı, kişinin değerlerine, inançlarına ve özelliklerine önyargısız yaklaşımı da içerir...Toplumumuzda, ne yazık ki bir saygı kriziyle karşı karşıya olduğumuzu gözlemliyoruz. Son zamanlarda siyasilerin birbirlerine, jandarmanın gazetecilere, gazetecilerin devlet görevlilerine olan saygısının yerini sert tartışmalar ve hoş olmayan diyaloglar almış durumda...Bir devlet görevlisinin vatandaşı veya gazeteciyi tehdit ettiği durumlar, basın özgürlüğünü ve demokrasinin temel prensiplerini ihlal eder nitelikte. Ancak, vatandaşlar ve gazeteciler de devlete ve onun kurumlarına saygı konusunda eksiklikler gösteriyor olabilir...Hangi taraftan bakılırsa bakılsın, bu saygısızlık sarmalı toplumsal dokumuzu zedeliyor.Devletin temsilcilerinin, vatandaşlara veya basına karşı herhangi bir tehditkar tutum içinde bulunmaları, yalnızca ahlaki bir sorun değil, aynı zamanda hukuki bir sorun da teşkil eder...Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre, herhangi bir devlet görevlisi tarafından yapılan tehdit veya kötü muamelelerin karşısında disiplin suçları ve cezalar hükümleri bulunmaktadır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesi, memur davranışlarını düzenleyen çeşitli ceza ve yaptırımlar içermekte...Saygı konusunda sona eren bir çöküş, toplumun her katmanını ister istemez etkiliyor. Siyasetçilerin siyasetçilere, jandarmaların gazetecilere, gazetecilerin valilere ve milletvekillerine olan saygılarının azalması, aslında derinlemesine ele alınması gereken bir konudur...Özellikle kamusal görevlerde bulunan kişilerin sorumlulukları, onlara yükledikleri anlam ve ciddiyet göz önünde bulundurulduğunda, saygı yoksunluğunun yarattığı hasar daha da büyük olabilir...Toplumumuzun ileriye doğru daha sağlıklı adımlar atabilmesi için, hem vatandaşların hem de devlet görevlilerinin saygıyı yalnızca kazanılacak bir şey olarak değil, aynı zamanda herkesin doğal bir hakkı olarak görmesi gerekiyor...Saygının her alanda yeniden tesisi, daha barışçıl ve yapıcı bir toplumun anahtarı olabilir. Bu konu üzerinde durmanın zamanı geldi ve geçiyor... Saygı gösterilmeyen durum.? Çok iyi bildiğiniz gibi, tekrarlanan saygı ihlalleri, biz saygıyı korumaya ya da yeniden kazanmaya çalışırken diyaloğun durmasına neden olur. Saygıyla ve sevgi ile Allaha emanet olunuz.!!