İhmaller Zincirinin Ardından: Kâr Odaklı Zihniyetten İnsan Odaklı Yaklaşıma
Bolvadinli Böcek ailesinin yaşadıkları.
Ne yazık ki gün geçtikçe yeni bir detay ortaya çıkıyor, her detay da yüreğimizi biraz daha burkuyor. Bir ailenin hayatını altüst eden bu acı olay, aslında bir tek hatanın değil; başından sonuna kadar uzanan bir ihmaller zincirinin eseri.
Her halkası, ihmalkârlığı, sorumsuzluğu ve “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışını yüzümüze tokat gibi çarpıyor.
Olayın seyrine şöyle kısaca baktığımızda bile, ortada kâr uğruna insanı unutan bir zihniyet olduğu apaçık görülüyor. Sadece satışa kadar “beyefendi, hanımefendi, abi, abla”, iş bittikten sonra “tanımam, bilmem” diyen, mesleğinin ağırlığını taşımayan, en ufak sorumluluğu bile omuzlamaktan kaçan bir işletmecilik anlayışı.
Ne yazık ki bu yalnızca bu olayın değil, toplumumuzun birçok yerinde sessizce kanayan bir yaranın adı.
Bu acı hadise hepimize şunu haykırıyor:
Hak, hukuk ve vicdan olmadan hiçbir hizmet gerçekten hizmet değildir.
Hizmet veren de, hizmet alan da aynı ciddiyet ve sorumlulukla hareket etmek zorundadır. Bir kurumun yetkin mi, yetkili mi, işinin ehli mi olduğu sorgulanmadığında, sonuç maalesef böyle yıkıcı oluyor. Hizmet alanın da sorularını sormaktan, eksik gördüğünde “dur” demekten çekinmemesi gerektiği gerçeği bir kez daha karşımıza çıkıyor.
Fakat bütün bunların ötesinde, bu olay bize en temel gerçeği hatırlatıyor:
Karşımızdaki her insan bir evladın çocuğu, bir annenin yavrusu, bir babanın emaneti, bir ailenin dünyasıdır.
Bir insanın hayatı, bir çocuğun gözyaşı, bir annenin feryadı hiçbir ticari menfaatin gerisinde bırakılamaz. Bırakıldığı anda, işte böyle telafisi olmayan acılar yaşanır ve yaşanmaya devam edilir.
İşletmelerin veya sokak satıcılarının birbirlerine devredemeyecekleri bir sorumlulukları vardır. Bu sorumluluk yalnızca tabelaya, ruhsata, kâğıt üzerindeki prosedüre ait değildir; vicdanadır.
Ancak vicdan tek başına da yetmez.
Denetim şarttır.
Ciddiyet şarttır.
“Ben karışmam” diyen herkes aslında bu zincirin bir halkasıdır. Yapılan uyarıları dikkate almayan, eksikleri görmezden gelen, günü kurtarıp yarını düşünmeyen herkes, her kurum bu acıların ortağıdır.
Bugün büyük otel yangınlarından, yetkisiz kişilerin yönettiği işletmelerden, yetkili olup ’ta sadece kazanç odaklı bakışın şekillendirdiği yüzlerce hatadan söz ediyorsak; bu olay da aynı büyük fotoğrafın içine yerleşmektedir.
İnsan hayatını önemsemeyen bir zihniyet, bir gün mutlaka bir yerden bedel ödetir ve o bedeli en masum olanlar öder.
Böcek ailesinin yaşadıkları, hepimizin içini acıtan bir uyarıdır:
Sorumluluk almadan, vicdanı rehber etmeden, denetim mekanizmasını çalıştırmadan, “insana hizmet” duygusunu merkeze koymadan toplum olarak güven içinde yol alamayacağımız görünmektedir.
Bu acı olaydan çıkarılacak ders bellidir:
Bir daha hiçbir ferdin veya ailenin böyle bir acıyla sınanmaması için, sorumsuzluğa karşı daha yüksek sesle dur demek zorundayız.
“Hüsn-ü zan, adem-i itimat çizgisinden, Evet, bir millet cehâletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder." İfadesini içselleştirme zaruriyetimiz vardır.
Tekrar Böcek ailesinin vefat eden tüm fertlerine Allah’tan rahmet dilerim. Kabirleri nur mekanları cennet olsun.
Hasan DOĞRUYOL
BOL-DAV Bolvadi̇nliler Dayanışma Vakfı Kurucular Kurulu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanı
Ankara: 20.11.2025
BOL-DAV BOLVADİNLİLER DAYANIŞMA VAKFI