Bakanlık kurumlarının, yerel yönetimlerin ve akademisyenlerin katılımıyla “Eber ve Akşehir Göllerini Koruma Eylem Planı” kapsamında düzenlenen toplantı hakkında yapılan açıklamayı hayretle okuduk.
Ne yazık ki yıllardır tekrar eden bir tabloyu bir kez daha görmekteyiz: Eber Gölü konuşuluyor, ama Eber’in gerçek sahipleri susturuluyor.
Bu topraklarda yaşayan, gölün çevresinde nefes alan, geçimini buradan sağlayan, yıllardır mücadele eden sivil toplum kuruluşları, köylüler ve çevre gönüllüleri yine bu toplantının dışında bırakılmıştır.
Soruyoruz:
Eber Gölü için hazırlanan “nihai kararlar”, gölü gerçekten korumak isteyen STK’lar ve bölge halkı olmadan kimler adına alınmaktadır?
20 yılı aşkın süredir bu göl için sayısız “eylem planı”, “komisyon kararı” ve “çalıştay raporu” hazırlanıyor. Her defasında “nihai kararlar” alınıyor, her defasında aynı fotoğraflar paylaşılıyor.
Peki sonuç?
Eber Gölü bugün hiç olmadığı kadar küçülmüş, kirlenmiş ve can çekişmektedir.
Eber Gölü’ne akması gereken dereler akmıyor.
Fabrika ve kanalizasyon atıkları göle akmaya devam ediyor.
Giriş–çıkış yasağı olmasına rağmen göl tam anlamıyla korunamıyor.
Sular çekiliyor, sazlıklar yok oluyor, balıklar ölüyor, kuşlar göç ediyor.
Sözler bitiyor ama göl ölmeye devam ediyor.
Eber Gölü Yaşasın Hareketi olarak açıkça söylüyoruz:
Gerçek koruma masa başında değil, sahada ve halkla birlikte yapılır.
Bir gölün geleceği konuşuluyorsa, o gölün sesi olan sivil toplumun da o masada olması gerekir.
Alınan kararlar, kâğıt üzerinde kalmaya devam ettiği sürece Eber Gölü’nün kurtuluşu mümkün değildir.
Eber Gölü’nün kaderi, artık göstermelik toplantılarda paylaşılan fotoğraf kareleriyle değil; samimiyet, şeffaflık ve ortak irade ile yazılmalıdır.
Aksi halde her yeni “eylem planı”, sadece bir öncekinin tekrarı olarak Eber’in sessiz çığlığına karışacaktır.
Ekrem Önder Çiftçi
Eber Gölü Yaşasın Platformu Başkanı.