Frigya’nın Kalbinde Yükselen Sessiz Miras: Gazlıgöl ve Ayazini’nin Ufku

Anadolu’nun bazı coğrafyaları vardır; toprağına dokunmadan bile sesi duyulur, kokusu hissedilir, taşı hafızasını fısıldar. Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesine bağlı

Anadolu’nun bazı coğrafyaları vardır; toprağına dokunmadan bile sesi duyulur, kokusu hissedilir, taşı hafızasını fısıldar. Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesine bağlı Gazlıgöl, Yaylabağı, Ayazini ve Frig Vadisi tam da böyle bir coğrafyadır. Yüzeyde görünen yalnızca sıcak su, kaya mezarları ya da taş yapılar değildir; yerin altından yükselen şifa ile tarihin derinliklerinden süzülen hafıza yan yana akar burada.

Gazlıgöl denildiğinde çoğu insanın zihninde önce termal turizm canlanır. Oysa bu bölge, yalnızca sağlık arayanların değil, tarih ile doğayı bir arada tecrübe etmek isteyenlerin de durak noktasıdır. Özellikle Yaylabağı beldesi, kaplıca kültürünün geçmişten bugüne taşınan merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Son yıllarda termal yatırımların artması, yerel turizmin canlanması ve tesislerin kalite kazanması tesadüf değil. Yaylabağı Belediye Başkanı Niyazi Akgedik’in bu konuda gösterdiği çaba, yalnız tesisleşmeyle sınırlı kalmadı; tanıtım, planlama ve yerel potansiyelin görünür kılınması açısından da önemli bir rol üstlendi. Yerel idarenin samimi gayreti, Gazlıgöl’ün yalnız şifa arayanlar için değil, kültür ve doğa meraklıları için de cazibe merkezi olmasını sağladı.

Frigya Vadisi ise yalnızca bir turizm destinasyonu değil, yaşayan bir açık hava arşividir. Binlerce yıl öncesinin yerleşim izleri, kültürel sembolleri, dini ritüelleri ve mimari hafızası hâlâ Ayazini’nin kayalıkları arasında nefes alıyor. Ana tanrıça kültünden kaya mezarlarına, açık hava tapınaklarından yürüyüş rotalarına kadar her adım, Anadolu’nun en eski medeniyetlerinden birinin mirasını taşıyor. Bugün Ayazini Köyü’nün yeniden keşfi ve görünür olması, bölgenin yalnız geçmişte değil gelecekte de söz sahibi olabileceğini gösteriyor.

Turizmin niteliğini belirleyen tek şey doğal güzellik ya da tarihi miras değildir; bu mirası okuyabilen, yaşatabilen ve tanıtabilen insanlar da işin tam merkezindedir. Son yıllarda akademisyenlerin, bölge araştırmacılarının, yerel yöneticilerin ve girişimcilerin ortak çabasıyla Frig Vadisi sessizliğini üzerinden atmaya başladı. Festival, yürüyüş rotası, butik konaklama, gastronomi deneyimleri ve tematik turlar artık yalnız bir fikir değil, sahada karşılığı olan uygulamalar haline geldi. Bölgede görev alan ya da gönüllü destek veren herkes, aslında Anadolu’nun kadim birikimini yalnız korumakla kalmıyor; ona yeni bir hayat alanı açıyor.

Gazlıgöl’ü, Ayazini’ni, Yaylabağı’nı ve Frig Vadisi’ni, Emre gölünü anlamak için yalnız gözle görmek yetmez; suyun sesine, taşın hatırasına, ovadaki rüzgâra da kulak vermek gerekir. Zira bu topraklarda şifa sadece termal sularda değil; kültürel hafızanın kendisinde saklıdır. Bugün bu bölgeyi turizm haritasında üst sıralara taşıma çabası, yerel kalkınmanın ötesinde bir anlam taşıyor. Çünkü burada ayağa kalkan yalnız bir ekonomi değil; binlerce yıllık bir medeniyetin hafızasıdır.

Eğer Anadolu’nun geleceğini konuşacaksak, önce hafızasını yerinde okumayı bilmeliyiz. Gazlıgöl’ün sıcak suyu da, Ayazini’nin taş duvarları da, Frig Vadisi’nin sessiz vadileri de bize bunu hatırlatıyor: Miras korunmazsa kaybolmaz, başkasının olur.

Selam ve dua ile.