Afyonkarahisar Valiliği, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ve Türkiye Yazarlar Birliğinin (TYB) iş birliğinde Şehir Kültürü Kültürlü Şehir Bilgi Şöleni’nin Açılış Oturumu, Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı başkanlığında “Geleceğin Şehirleri ve Şehirlerin Geleceği” temasıyla gerçekleştirildi.Atatürk Kongre Merkezinde “Geleceğin Şehirleri ve Şehirlerin Geleceği” temasıyla gerçekleştirilen açılış oturumunda; Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, Ankara Üniversitesi e. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş ve AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş konuşmacı olarak yer aldı.Oturumda ilk olarak söz alan AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, “Şehir Kültürü Bağlamında Şehrin Geleceği” konusunu “Geçmişten Geleceğe Şehir ve Tarih, Şehir Kültürü ve Şehrin Geleceği” 3 ana başlıkla değerlendirdi. Şehrin ortaya çıkışından günümüze gelinceye kadar geçirmiş olduğu bir tarihsel süreçten bahseden Karakaş, “Bu tarihsel sürecin geçirmiş olduğu evrelere baktığımızda her dönemin ve uygarlığın kendine özgü özelliklere sahip olduğunu ve dünya tarihinde önemli kırılmaların yaşandığı ve bu kırılmalara bağlı olarak büyük düşüşlerin ve sonrasında yükselişlerin yaşandığı evrimsel süreç görüyoruz. Şehir tarihi, bu gelişmelerden nasibini alarak şekilleniyor. Dolayısıyla şehir yaşamının işleyişini ve değişim döngüsünü anlayabilmek için bu tarihsel süreç gerçekliğini dikkate almamız, geçmişten geleceğe şehri açıklarken onun bütünsellik tarihsel karakterine dikkat etmemiz gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.“Şehirlerin gelişimi bütünsel bir tarihsellik içerisinde ele alınmalı”19. yüzyılda batılı sosyal bilimcilerin önemli bir kısmının tarih, toplum ve coğrafya hakkındaki görüşlerini makro düzeyde ve batı merkezci bir bakış açısıyla oluşturduklarını ifade eden Karakaş, şunları söyledi:“Kısıtlı bir perspektife yol açan bu bakış açısı kendini, hem tarih felsefesi alanında, hem de toplum felsefesi alanında gösterdi. Bu makro düzeyli ve genelleyici açıklamalar, ağırlıklı olarak zaman tahayyülü üzerinden kurgulandı. Nitekim şehir konusunu da bu bağlamda ele aldılar ve şehri zaman tahayyülü üzerinden kısıtlı tarihsellik yaklaşımıyla Marx, Durkheim ve Weber gibi düşünürler açıklamaya çalıştılar. Bu açıklama biçimi, hem coğrafi tahayyülü hem de insanlığın bütün tarihselliğini, farklı uygarlıkların gelişim çizgilerini, bazı gelişmeleri farklı uygarlıkların gelişim doğrultularını göz ardı eden bir yaklaşımı bize getirmiştir. Kısıtlı tarihsellik anlayışı, şehirlerin ortaya çıkışını ve yaygınlaşmasını anlamada, bize sınırlı bir yol göstermiştir. Bundan dolayı geçmişten geleceğe şehri gerektiği gibi anlayabilmek için şehirlerin gelişimini, kuşkusuz bütünsel bir tarihsellik içerisinde ele alma zorunluluğu vardır. Çünkü yeni bulgular da göstermektedir ki; şehrin uzun bir tarihsel macerası ve mirası bulunmaktadır.”“Batı Kenti, insanlık tarihinde önemli bir konuma sahiptir”Batılı sosyal bilimcilerin Antik Çağ, Orta Çağ ve Sanayi Kenti olarak isimlendirip dönemselleştirdikleri kentsel gelişmelerin, şehir yaşam biriminde önemli toplumsallıklara yol açtığını kaydeden Karakaş, “Ancak bu gelişmeler, kent için bir başlangıç ve tek açıklama biçimi de değillerdir. Başka bir ifadeyle Batı Kenti, insanlık tarihinde önemli bir konuma sahiptir. Fakat aynı öneme sahip dünyanın başka coğrafyalarında da şehir yaşamları olmuştur. Bu nedenle şehrin anlamı, tarihsel süreç içerisinde önemli kırılmalar ve değişimler yaşanmasına karşın şehrin uzun süreli tarihsel gelişiminin bütününde gizlidir” dedi.“Kır-kent zıtlığı üzerinden yapılan açıklamalar kısıtlı”
- yüzyılda ve 20. yüzyılın ilk yarısında kendini gösteren batı merkezci bakış açısıyla yapılan şehir tarihi açıklamalarının, batı dışı toplumlardaki şehir gelişmelerini görmezden geldiğini söyleyen Karakaş, sözlerine şöyle devam etti: