Tanışıklığım uzun yıllar öncesine, Yasin Köksal abimin Burcu Köksal ile evlenmesinden bile öncesine dayanıyor...
Çok su sular aktı, çok dönemler geçse de, şaşkınlık içindeyim; zira Yasin Köksal bana yabancı kalmış gibi...
Çevrem bilir, benimle iletişimini kesen dost sayılmaz benim nazarımda. Sürekli telefon numarası değiştirenlerle de aram iyi olmaz...
Dün gibi hatırlıyorum; Meclis koridorlarında, o günlerde sadece bir Milletvekilinin eşi iken hepimizi karşılayıp ağırlayan Yasin Köksal, şimdi Belediye Başkanı eşi olarak işleri büyütmüş, Aydın'daki villaların alım satım işlerine atılmış...
Eli açık olsun, ne kazanırsa helalinden kazansın isterim. Yeni arabasının koltuğunda otururken düşündüğüm kadarıyla, ondan maddi beklentisi olanlarında gözü çıksın. Benimi hiç ilgilendirmez...
Ancak dost oldum sandığımız birinin, maddiyat için eskiden yan yana olduğu insanlara karşı mesafeli davranmaya başlaması yaralar insanı...
Ben hâlâ eski usulün adamıyım. Her ne kadar Ak Partiye ve Reis Recep Tayyip Erdoğan'a gönlümü versemde; Afyonkarahisar'da siyasetçiler benim için Abi, abla, dost, arkadaş... Kim olursa olsun, ararsa telefonda cevap veririm, dönerim mutlaka...
Şimdi Yasin Köksal'a gelen bir haber var; kalp krizi geçirmiş ve hastanede tedavi olmuş. Geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, ama şu da bir gerçek ki, Ahmet Uçmak gibi insanların telefonlarına çıkmadığın için daha çok şey göreceksin, yaşayacaksın...
Atalar ne demiş: "Mevlam neylerse güzel eyler."
Hiçbir zaman Yasin Köksal'ı bir parti mensubu olarak görmedim. Onu hep bir abi gibi, kardeş gibi gördüm. Ancak bir o kadar sitemim, eleştireceklerim var ve VAR olmaya devam edecek. Bizi adam yerine koymazsa, biz de o kişiyi adam yerine koymayız maalesef...
Bu böyle biline...