Zulümle Diz Çöktüremezsiniz!
Sessizliğe Mahkûm Değiliz
Afyonkarahisar’da son günlerde yaşananlar, yalnızca bir gazeteciyi değil; özgür basını, vicdanı ve demokrasiyi hedef alıyor. Görünürde yapılan, imar denetimi, ruhsat kontrolü, rutin bir belediye uygulaması. Ama perde arkasında başka bir senaryo var: "Ben affetmem!" diyen bir zihniyetin, kamu gücünü kişisel intikama dönüştürdüğü karanlık bir dönem yaşanıyor.
Bugün Afyon Gazeteciler Cemiyeti’nin geçmiş dönem başkanlarından Sezer Küçükkurt’un işyerine art arda gönderilen denetim ekipleri, sadece hukuki değil, aynı zamanda ahlaki bir soruşturmayı da zorunlu kılıyor: Bu baskının altında yatan gerçek sebep nedir?
Bir Gazeteci Haksızlık Karşısında Susmaz
Sezer Küçükkurt yalnızca bir gazeteci değil; mesleğini yıllardır hakkıyla yapmış, kamuoyunun saygısını kazanmış, kalemiyle konuşmuş bir isimdir. Ne bir mafya lideridir ne de suç örgütü mensubu. Ama işyerine gönderilen baskılar, adeta bir düşmana yöneltilmiş operasyonları andırıyor. İmar müdürlüğünden ruhsat birimine kadar her kapıdan ekipler yollanıyor, durmaksızın "bahane" aranıyor. Sanki bir gazeteci değil, bir suçlu susturulmak isteniyor.
Bu zulmün altında yatan nedenin, Sezer Küçükkurt’un geçmişte yazdığı birkaç haber olduğu iddiası kulaktan kulağa yayılıyor. Eğer gerçekten böyleyse, bu durum Türkiye’nin en karanlık dönemlerinde bile gazeteye manşetle cevap vererek mücadele eden siyasetçilerin bile gerisindedir.
Bir belediye başkanının görevi; halkı birleştirmek, şehirde huzur ve adalet ortamını tesis etmektir. Kendi koltuğunu tehdit altında hissettiği için geçmişte rakip olmuş bir gazetecinin işyerine baskı üstüne baskı kurmak, ne vicdanla bağdaşır ne hukukla.
Geçmişin Aynası
Hatırlayalım… 2004 yılında Batı Anadolu'daki bir kasabada belediye başkanı, yerel bir gazeteyi "fazla muhalif" bulduğu için ilan vermeyi kesmiş, yetmemiş matbaa denetimleri başlatmıştı. Ne oldu? O gazete kapanmadı ama o başkan bir daha seçim yüzü göremedi.
Seçimlerde kamu gücünü basın aleyhine kullananlar, halkın vicdanında kaybettiler. Çünkü millet susturulanı değil, susturmaya çalışanı mahkûm etti.
Tarih, kibirle kalem kıranları değil, kalemiyle halkın yanında duranları yazdı.
Sezer Küçükkurt Yalnız Değildir
Bugün burada çok açık söylüyoruz: Sezer Küçükkurt yalnız değildir. Onun susturulmak istenen sesi, Afyonkarahisar basınının ortak sesidir. Bugün ona yapılan baskı, yarın başka bir gazeteciye, bir esnafa, bir vatandaşa yapılabilir. Bu yüzden susmayacağız!
Basın, halk adına denetim görevi görür. Eğer bu görevinden ötürü cezalandırılmak isteniyorsa, o zaman sorun gazetecide değil, rahatsız olan zihniyettedir. Belediye başkanı unutmamalıdır ki; koltuklar geçicidir, güç fanidir ama halkın hafızası kalıcıdır.
Zulümle abad olan görülmemiştir. Vicdanı susturmaya çalışan her siyasetçi, sandıkta cevabını almıştır. Bu topraklar, haksızlığa uğrayanların değil, haksızlık yapanların diz çöktüğü topraklardır.
Afyon basını bu haksızlığın karşısında dimdik duracaktır. Kalemimizi kırmayacağız, boyun eğmeyeceğiz. Çünkü biz haklıyız. Çünkü biz gazeteciyiz.
BEYAZ BELGE Resul Sündük