Öncelikle Babamın vefat etmesi sonucu beni ilk gün arayan tüm dostlara teşekkür ederim...
Öncelikle Babamın vefat etmesi sonucu beni ilk gün arayan ve cenaze namazına katılan tüm dostlara teşekkür ederim... Neden yazıma bu şekilde başladım sorusuna gelince; "Bu dünya'nın ve bazı isanların yalan olduğunu belirtmek istememden kaynaklanıyor.
Öncelikle ölümlü dünya'da her nefsin ölümü tatacağı bu yalancı dünya'da, beni hatırlayan tüm dostlarıma teşekkürü bir boç bilirim. Kimse bu dünya'da kalıcı değil, makamlar ve mevkiler kalıcı değil, ama dostluklar elbette kalıcı, çünkü bazıları kalbe dokunur, bazıları menfaat ve çıkara dokunur. Babamın ölümü dolayısı ile ilk önce arayan başta Milletvekilimiz Av. Ali Özkaya, Eski Valimiz Gökmen Çiçek , Ahmet Kahveci olmak üzere tüm gönül dostlarıma ayrı ayrı teşekkür ederim...
Bu köşe yazım aslında babamın ölümü olarak değil, Siyaset'in maskesi altında olan, hayırsız ve samimiyeti sorgulanması gereken insanlar için bir siyasi göndermedir. Üzerine alınanlara selam olsun.!!!
Bu arada Ahmet Uçmak'a değer vermeyenlere bir sözüm var.! ( Ahmet UÇMAK) Kendine çok değer veriyor, bunu bilmenizi isterim....
Siyasi Maskeler Ardındaki Gerçek.!
Geçmişten günümüze siyaset sahnesi, halkın gözünde "halkın temsilcisi" imajını taşıyan siyasetçilerin, aslında kendi çıkarlarını ön planda tuttukları bir alan olmuştur...
Siyasi söylemlerle oluşturulan algılar, çoğu zaman gerçeklerle örtüşmemektedir. Halkın refahını savunurken, kişisel zenginleşmeye odaklanan siyasetçilerin yükselişi, adalete olan inancı zedelemektedir...
Bir insanın siyaset sahnesine çıkış motivasyonu, genellikle halkın iyiliği ve memleketin kalkınması gibi yüce hedeflerle ilişkilendirilir...
Ancak, bu motivasyonun ardında yatan gerçekler, çoğu zaman farklıdır. Başkanlık veya milletvekilliği gibi makamlar, kişisel güç ve zenginlik elde etme fırsatı olarak görülebilir. Bu durum, siyasetin doğasına aykırı bir durumdur ve halkın beklentilerini karşılamamaktadır...
Siyasi görevde bulunan kişilerin mal varlığındaki ani artışlar, kamuoyunda büyük bir soru işareti yaratmaktadır...
Örneğin, bir belediye başkanının göreve gelmeden önce mütevazı bir yaşam sürmesi ve göreve geldikten sonra lüks bir yaşam tarzına geçmesi, akıllarda soru işaretleri bırakmaktadır. Bu durum, siyasi görevlerin kişisel zenginleşme aracı olarak kullanıldığına dair şüpheleri artırmaktadır...
Bir belediye başkanının göreve gelmeden önce kullandığı eski model bir araba ve mütevazı bir yaşam tarzı...
Göreve geldikten sonra lüks bir Mercedes otomobiline sahip olması, rezidanslarda yaşamaya başlaması ve benzin istasyonları gibi iş yatırımları yapması...
Siyasi partiler arasındaki geçişler, sıklıkla kamuoyunun dikkatini çekmektedir. Bir siyasetçinin kendi partisinden ayrılarak başka bir partiye geçmesi, genellikle sadakatten ziyade siyasi çıkarların söz konusu olduğu izlenimini yaratmaktadır...
Bu türden parti değişikliklerinin ardındaki gerçek motivasyonları anlamak, siyasetin karmaşık doğasını anlamak için önemlidir...
Siyasi parti yöneticilerinin ve diğer siyasetçilerin, lüks yaşam tarzları ve gösterişli imajları, kamuoyunda dürüstlük ve şeffaflık konusundaki endişeleri artırmaktadır. Örneğin, bir siyasi parti il başkanının göreve gelmeden önce mütevazı bir araç kullanması ve göreve geldikten sonra lüks bir otomobile sahip olması, kamuoyunda sorgulamalara yol açmaktadır...
Siyasilerin halkın çıkarlarını gözetmesi ve şeffaf bir şekilde yönetmesi beklenmektedir. Ancak, çoğu zaman siyasi hesaplaşmalar ve kişisel çıkarlar ön plana çıkmaktadır. Halkın beklentilerini karşılamak ve siyasi şeffaflığı sağlamak için, siyasetçilerin hesap verebilirliği artırılmalı ve kamuoyunun bilgilendirilmesi sağlanmalıdır... Sağlıcakla kalın.